(Bu yazımız; "Türkler" adlı konu başlığı dışında yazılmış ve öğrenilmesi gereken bir hükümdar adına yazılmıştır.)
Chaeronea Savaşı (MÖ 338): Büyük İskender’in 18 yaşındayken
katıldığı ilk savaştır. Babası II. Filip ile birlikte Atina Ordusunu günümüz
Livadya bölgesinde yendi. Bu savaş ile birlikte II. Filip, Sparta hariç tüm
Güney Yunanistan’ı ele geçirdi.(1)
Haemus Dağı Savaşı (MÖ 335): Getae Kabilelerinin Tuna
Nehri’ni geçip Trakya’ya saldırmaları üzerine Büyük İskender, Trakya’ya ilerler
ve Getae Ordusunu Koca Balkan Dağları’nın eteklerinde yakalar. Bu savaşta Büyük
İskender galip gelir ve Tuna’nın Kuzeyine akıncı birliği yollar.(2)(3)
Pelion Savaşı (MÖ 335): İliryalı birkaç krallık, Makedon
Şehirlerine saldırmasıyla birlikte Büyük İskender, İlirya Ordusuna karşı
harekete geçer. Orduyu Pelion yakınlarında yakalar ve savaşa tutuşur. Bu
savaştan da zafer alan Büyük İskender İlirya tehdidini ortadan kaldırmak için
Pelium’a Hareket eder.(4)(5)
Pelium Kuşatması (MÖ 335): Büyük İskender, İlirya’dan gelen
akınların üssü olan bu kaleyi almak ister ve kaleyi kuşatır. Falankslar’ın
büyük bir düzen ve saldırısı ile kale düşer ve İskender İlirya Krallıklarını
vergiye bağlar.(6)(7)
Teb Savaşı (MÖ 335): Teb Şehrinde çıkan isyanlar tüm Yunan
adasını kavurmuşa benziyordu. Hatta bu İsyanlar İskender’i Balkan seferinde
zora düşürmüştü. İskender tüm karışıklıkları ortadan kaldırıp biran önce
Doğu’ya hareket etmek için bu isyanı bastırması gerekiyordu. Pella’dan hareket
eden Büyük İskender, Teb (Atina’nın Kuzey Batısı) mevkiine geldi. Kaleyi
kuşatan İskender, isyancıları zora soktu. Teb Komutanları kaledeki köleleri
azat edip şehrin savunmasına katkı sağlaması için sur dışına yollasa da Büyük
İskender kaleyi alır, tüm askerleri öldürür ve şehir halkını köle yapar.(8)
Granikos Savaşı (MÖ 334): Balkan Seferini tamamlayan Büyük
İskender tüm Dünya’yı fethetmek ister. Yaklaşık bir senede tüm Balkanlar’a
hükmeden İskender Çanakkale Boğazını geçer. Bu haberi alan Anadolu satrapları
ise Truva yakınlarına toplanır. İskender’in ordusu ve satrapların ordusu Biga
Çayı’nda karşılaşır. İsteksizce savaşan satraplar bu savaşta ağır bir yenilgi
alır ve dağılır.(9)(10)
Milet Kuşatması (MÖ 334): Anadolu’dan gelen satrapların
etkisiz hale geldiğini düşünen İskender, bu sefer Ege Kıyılarındaki şehirlere
diz çöktürmek ister. Hem lojistik desteğin daha kolay sağlanması için hem de
Ege şehirlerinin direnişini kırmak için kıyılardan gitmeye başvurur. Şehirler
Büyük İskender’e karşı bir bir savaşmadan teslim olsa da Milet Kalesi savaşmaya
hazırdı. Büyük İskender 160 gemisi ile kaleyi hem karadan hem de denizden
kuşattı. Deniz saldırısına direnemeyen kale hızla düştü.(11)
Halikarnas Kuşatması (MÖ 334): Milet Kuşatmasından kaçan
satraplar daha güçlü savunma yapmak için Halikarnas’a çekildiler. Büyük
İskender bu olaydan sonra hızlıca Halikarnas’a ilerledi. Pers komutanları
savunmayı sağlamlaştırmak isteseler de Büyük İskender’in hızla buraya geldiğini
duyunca çok şaşırdılar ve sağlamlaştırma işlerini yarıda bıraktılar. Pers
Komutanları, İskender’in yine denizden hücum edeceğini düşünerek tüm birlikleri
deniz tarafına yönlendirdiler. Büyük İskender ise ufak bir çatışma ve casusluk
faaliyetleri ile kaleyi, beklenmedik yerden yani karadan kale komutanlarından
habersizce alır.(12)(13)
İssos Savaşı (MÖ 333): Ege kıyılarını bir bir alan İskender
Granikos’ta yenilmiş ve satrapsız kalmış Anadolu’ya kolayca hâkim olur. III.
Darius bu durumu haber alır ve İskender’i yakalayıp büyük bir yenilgiye
uğratmak ister. Nur Dağlarına kadar gelen III. Darius orada kamp kurar. Büyük
İskender ise onun orada olduğunu öğrenir ve III. Darius’un Fenike Kıyılarındaki
denizciler ile işbirliği yapmaması için Parmenion’u Güney’e yollar. Ardından
kendisi Belan Geçidine bir birlik bırakarak Güney’e ilerler. III. Darius,
İskender’in Belan Geçidini tuttuğunu öğrenince oraya ilerledi ve orayı savunan
tüm Makedon askerlerini öldürdü. İskender bunu duyduktan sonra hızlıca III.
Darius’a doğru ilerler. İki ordu Pinarus Nehrinde karşılaşır ve savaşa tutuşur.
Makedon sol kanadı ile Pers sağ kanadı ilk hücumu gerçekleştirir. Ardından
İskender, emrinde bulunan sağ kanattaki süvarilerine hücum emri verir ve Pers
sol kanadına saldırır. Pers ve Makedon orta bölüğü ise nehre ilerler ve suda
çarpışır. Yunan Falanksları, Pers paralı askerlerinin düzeninin bozar. İskender
ise atlı birliği ile piyade pers birliğini bozar. Büyük İskender, merkezdeki
Pers birliğini sarmaya başlayınca III. Darius savaş alanından
kaçar.(14)(15)(16)
Tyre Kuşatması (MÖ 332): Büyük İskender İssos zaferinin
ardından tüm Fenike kıyılarını ve Mısır’ı fethetmek ister. Tyre şehri Fenike
kıyılarındaki en büyük şehir olmakla birlikte karaya uzantısı olmadığı için
alınması çok zordu. İskender bu şehrin önlerine gelince karadan şehre doğru
denizi doldurarak kaleyi almak ister. Çünkü kendi donanması şehrin
donanmasından daha zayıftı. Yunan askerleri denizi doldurarak ilerlese de bir
müddet sonra deniz derinleşmeye başladı ve doldurma işlemi yavaşladı. Ayrıca
birçok Tyre gemisi Yunan askerlerine saldırıp onları yıpratıyordu. İskender bu
durumdan sonra büyük bir kule inşa ettirerek şehre saldırmayı denedi. Fakat
büyük başarılar elde edemedi. Ardından denizden saldırıya geçer fakat denizde
de pek üstünlük sağlayamaz. Tek seçenek kalmıştı. İyonya’dan gelecek yardım
gemilerini bekleyip kaleyi erzaksız bırakmaktı. Tyre şehrine gelen Yunan
gemileri İskender ile buluşur ve kaleye son bir hücum denemesi yaparlar. Kale
İskender’in hücumuna dirense de bir müddet sonra düşer. İskender bu zorlayıcı
kuşatmanın ardından tüm savaşçıları öldürdü ve kadın, çocuk demeden 2 bin
kişiyi çarmıha gerdi.(17)(18)(19)
Gazze Kuşatması (MÖ 332): Gazze, İskender’e karşı teslim
olmayıp direnmeyi seçti. İskender ise ordusundaki mühendislere surların zayıf
noktalarını hesaplatıp oraya çukurlar açılmasını söyledi. İskender muhtemelen
Tyre’de kalan kuşatma aletlerinin gelmesini bekleyip şehri oyalamaya çalışıyordu.
Kuşatma sırasında bir gece Yunan ordusu baskına uğradı ve İskender omzundan
yaralandı. İskender baskını önledikten sonra omzunu sardı ve gemilerin
gelmesini bekledi. Yunan yardım gemileri geldikten sonra Gazze Kalesi kolayca
düştü ve kale yöneticisi öldürüldü.(20)(21)(22)
I. Pers Kapısı Savaşı (MÖ 330): İskender’in bu dağlardaki
zorluğu daha yeni başlıyordu. Dağlar’ın sonunda Persepolis'e açılan bir kapı
vardı. İskender, Persepolis’e girebilmek için bu kapıdan geçmesi gerekiyordu.
İskender, bu büyük kapının önünde Pers birliği göremeyince sevince kapıldı ve
ordusuyla geçitten geçip kapıya ilerledi. Fakat bu sevinci kısa sürdü çünkü 17
bin kişilik Yunan ordusuna karşı pusu kurmuş olan 700 Pers askeri pusudan çıkıp
İskender’e saldırdı. İskender bu saldırıya hazırlıksız yakalanarak bir şey
yapamadı ve yenilerek geri çekildi. Ariobarzanes ise İskender’i yenen tek
komutan olmayı başardı.(31)(32)
II. Pers Kapısı Savaşı (MÖ 330): İskender, I. Pers Kapısı
Savaşı’nda aldığı yenilgiden dolayı çok kızgındı ne yapıp ne edip 700 Pers
askerini yenip Pers Kapısından geçmesi gerekiyordu. Bir gece kamp kurduğu yere
bir köylü geldi. Bu köylü Pers Kapısı’nın içine açılan gizli bir geçidin
olduğunu söyledi. İskender’in bu köylüye güvenmesinden başka seçeneği yoktu.
Bir kısım birliğini asıl olan geçitten diğer birliğini ise Pers Kapısı’nın
içine açılan gizli geçitten ilerletti. İskender bir müddet sonra ilerledikten
sonra gizli geçitten çıktı ve gerçekten de Pers Kapısı’nın içine girdi.
Buradaki Pers birliğini gizlice yendi. Asıl pusmuş olan Pers birliğini ise
habersizce bozguna uğrattı ve Ariobarzanes’ten intikamını aldı.(33)(34)(35)(36)
Cyropolis Kuşatması (MÖ 329): İskender Tüm Horasan’ı
aldıktan sonra gözünü şimdide Soğd ülkelerine dikti. Bactria’yı ve içinde
bulunan tüm şehirleri direnişsiz alan İskender, Maracanda(günümüz Semerkant)
şehrini de direnişsiz aldı. Ardından Maracanda şehrinin doğusunda bulunan
Cyropolis(günümüz Tacikistan) Şehrine ilerledi fakat bu şehir teslim olmayı
reddetti. İskender ise Cyropolis Şehrini kuşattı ve çevresindeki tüm kasabaları
yağmaladı. Şehrin önüne kuşatma aletleri getirerek şehrin surlarını dövdü. Bu
olaylar olurken İskender, şehre yer altından giren su kaynağını tespit etti.
İskender bu tünelden; şehir komutanlarının haberi olmadan ordusuyla birlikte
gizlice girdi ve tüm Cyropolis şehrini kolayca ele geçirdi.(37)
Jaxartes Savaşı (MÖ 329): İskender Cyropolis’in ardından
Güneyde kalan birkaç Soğd kaleleri yerine Kuzeyde bulunan İskit savunmasını
kırmak istiyordu. Bu yüzden Seyhun Nehrine doğru ilerledi. İskender buradaki
yerleşkelere bir yıl önce büyük bir birlik yollamıştı fakat bu birlikler İskit
ordusu tarafından pusuya düşürülüp yenilmişti. Büyük İskender ise gönderdiği
birliğin intikamını almak için ordunun başına geçti. Makedon ordusunun
geldiğini duyan İskit hükümdarı Şu, İskender’in üzerine küçük bir birlik
gönderip onu İskit ordusunun peşine takıp uygun bölgede İskender’i yenmek istiyordu.
Bu taktik tıpkı Tomris Hatun’un, Büyük Kiros’a yaptığı taktikti. İskender,
Seyhun Nehri’nin önünde bulunan İskit birliği ile karşılaştı. Birlik
İskender’in ordusuna yıpratma hareketleri düzenlese de İskender asla İskit
ordusuna hücum etmedi çünkü bunun bir tuzak olduğunu biliyordu. İskit ordusu
ise hükümdar Şu’nun planlarına uymayıp İskender’i yenebileceklerini düşündüler.
Bu yüzden İskender’in üzerine saldırdılar. İskit okçuları, Sarissa adlı Falanks
birliğini püskürtmeyi başarsa da İskender Girit’ten getirdiği okçuları ile
İskit ordusunu dağıtmayı başardı ve savaşı kazandı.(38)(39)
Gabai Savaşı (MÖ 328): İskender Jaxartes Savaş’ını
kazandıktan sonra Seyhun Nehri’nin Güney’ine yani Maveraünnehir bölgesine kendi
adıyla anılan İskenderiye Eschate adlı şehri kurdu. Fakat bu sırada Soğd
birlikleri İskender’in aldığı Maracanda kalesine saldırıp kuşatmıştı. İskender
bu haber üzerine o bölgeye bir ordu yolladı fakat ordunun başına kendisi
geçmeyip Coenus adlı bir komutanı ordunun başkomutanı yaptı. Coenus, Maracanda
kalesine gelip Spitamenes adlı komutanı ve onun köylülerden topladığı ordusunu
meydan savaşında kolayca yendi. Ayrıca Bactria’da çıkan küçük isyanı bastırıp
İskender’in yanına gitti.(40)
Soğd Kayası Kuşatması (MÖ 327): İskender Gabai Savaşı’ndan
zaferle ayrıldı fakat henüz tüm Soğdiana şehirlerini alamadı. Bu yüzden
Maracanda’nın doğusunda, Ceyhun’un Güney kıyısında bulunan Soğd Kayası Kalesine
ilerledi. Bactria’nın Kuzey Doğusunda bulunan bu kale sarp tepeler ve
kayalıklarla çevrili olduğu için alınması çok zordu zaten şehrin komutanları
ise bu kalenin alınamayacağını söylüyordu. İskender bu kaleyi kuşatmıştı fakat
tepeleri geçip şehrin içine girmek için bir yol düşünüyordu. Daha önce ki
kuşatmalarda tırmanma deneyimi kazanmış 300 kadar askerini alıp sarp
uçurumlardan gizlice tırmandırıp kale kapılarını açmalarını emretti. 300
Makedon askeri uçurumlara tırmanarak çıkmaya çalışırken İskender ise kale
komutanına bir mektup göndererek “uçurumlara yükselen kanatlı askerlerim şimdi
şehrinizi alacak” diye bir yazı yazdı. Bu mektubu okuyan kale komutanı uzakta
olduğu için Yunan askerlerinin iplerini göremedi ve bu yüzden uçurumlarda
yürüyen askerleri uçuyor sandı. Komutan bu durum üzerine hemen teslim oldu.
İskender bu zorlu kaleyi müthiş bir strateji ile kolayca almıştı. Ayrıca tüm
Bactria topraklarını ve tüm Soğd Kalelerini fethetmişti.(41)(42)(43)(44)(45)
Euaspia Kuşatması (MÖ 327): Büyük İskender Pers, Bactria ve
İskit topraklarından sonra gözünü Hint topraklarına dikti. İskender Soğd Kayası
Kalesinden sonra günümüz Kabil’e geldi ve buradan doğuya ilerleyerek İndus’un
batısına ulaştı. Büyük İskender, Kofen Nehri’nin Güney’inde ve Aspasya
topraklarının içinde bulunan Kofen Kalesine ilerledi. Kale savunmasız bir
şekilde ele geçirilmişti çünkü Aspasya halkı ve komutanları, kaleyi terkedip
Aspasya başkenti olan ve kralın bulunduğu şehir olan Euaspia Şehrine kaçtı.
İskender hızlıca çevredeki kalelere de boyun eğdirerek Euaspia Kalesini
kuşattı. Aspasya halkı ve komutanları bu kuşatmaya dirense de bir müddet sonra
dayanamayacaklarını anlayarak kralı alıp kaçmaya başladılar. Kaçarken de şehri
yakmaya başladılar. Kral kaçmaya çalışmıştı fakat Makedon ordusu, kralı
yakalayıp öldürmüştü ve ayrıca Euaspia Kalesini ele geçirmişlerdi.(46)(47)(48)(49)
Arigaeum Savaşı (MÖ 327): İskender gözünü şimdide Guraeans
halkına ve kalesine dikmişti. Guraeans kralı Euaspia’da olanları duyduğu için
kaleyi tamamen boşalttı, yaktı ve meydan savaşına hazırlanmak için Arigaeum
mevkiine çekildi. İskender Guraeans Kalesinin yıkıldığını görünce Arigaeum
mevkiine ilerledi. İki ordu bu bölgede karşılaştı. Guraealı askerler savaşmak
istemiyordu çünkü sonunda kaybedeceklerini biliyordu. Fakat kral onların
çekilmesini engelleyerek Makedon ordusuna karşı hücum emri verdi. Bu hücumu
kolayca savuran Makedon ordusu kolayca tüm Guraeans ordusunu yerle bir etti.
İsteksizce savaşan 40 bin Gurae askeri İskender tarafından yakalandı.(50)
Massaga Kuşatması (MÖ 327): Büyük İskender Euaspia ve
Arigaeum’dan sonra hızlıca ilerledi. Assacian şehirlerini almak için Guraeans
Nehri’nin Doğusuna ilerledi. Teslim olan Assacian şehirlerini vassal yaptı
fakat bir şehir teslim olmadı, o şehir ise Massaga Kalesi idi. Büyük İskender,
Massaga Kalesinin çevresinde bir tepeye kaleyi gözlemek için çıkmıştı. Kale
halkı olan Asseniler, İndus’un doğusundan gelen paralı askerlere güvenerek
hızlıca İskender’in olduğu tepeye saldırıya geçtiler. Bu saldırıda Asseniler ve
Paralı askerler, tepe dezavantajına rağmen İskender’in Falankslarını dağıtıp
İskender’i yaralamayı başardılar. Hatta İskender yara aldıktan sonra şu sözleri
söyledi. “Bana Zeus’un oğlu diyebilirler ama bir ölümlü gibi acı çekiyorum. Bu
kan, çapa değil!” İskender yara aldıktan sonra Asseni ordusu Massaga kalesine
geri çekildi. İskender ise bu saldırının intikamını almak için Massaga Kalesine
hücum emri verse de bu hücum başarısızlıkla sonuçlanır. Bu olaydan sonra
İskender, surların önüne çukur açılmasını ve kuşatma aletlerinin daha yakına
getirilip duvarların yıkılmasını emretti fakat buda bir sonuç vermedi. Bu olaydan
sonra İskender aynı Tyre Kuşatmasında olduğu gibi bir kule inşa edilmesini
emretti inşa tam dokuz gün sürdü. Kule yapıldıktan sonra kulenin üstüne
Kıbrıs’tan ve Girit’ten getirilen okçular konuldu. Kule; surlardan daha büyük
olduğu için Helen okçular, Asseni ordusuna karşı avantajlıydı fakat
Asseniler’in para verdiği paralı askerler bu ok saldırısını durdurmayı başardı.
Bu kötü duruma düşen İskender, yaptırdığı kulenin ve kuşattığı kalenin arasına
bir köprü inşa ettirip askerlerinin surlara girmesini istedi. Fakat İskender,
az zamanda yapılan dayanıksız köprüye çok asker geçmesini isteyince köprü
yıkıldı ve Makedon askerleri kendi açtıkları çukurlara düştüler. İskender tüm
taktiklerini denedi fakat bir türlü Massaga Kalesini alamadı. Ertesi gün geçti
ve tekrar köprü kurdular bu köprüden geçen bir Makedon askeri tüm kuşatmanın
seyrini değiştirdi. Bu Makedon askeri, Massaga Kalesine gelen paralı askerlerin
komutanını öldürdü. Paralı askerler bu olaydan sonra kaleyi terk ettiler. Büyük
bir orduyu kaybeden Massaga halkı İskender ile uzlaşmaya çalıştı. İskender,
eğer kendi yanlarında savaşmayı kabul ederlerse Asseni Halkını affedeceğini
söyledi. Asseni Halkı ise bunu reddedip kale dışına bir kamp kurdu. Gece kampta
bekleyip sabah İskender’den habersiz gideceklerdi. Fakat İskender bu kampın
yerini öğrenince tüm halkı katletti.(51)(52)
Aornos Kuşatması (MÖ 327-MÖ 326): İskender Massaga’nın fethi
ile civar şehirlerin hemen teslim olacağını sanıyordu fakat çok yanılmıştı.
Bazira ve Ora adlı iki kente büyük komutanlarını yolladı. Alcetas adlı Makedon
komutan Ora’yı kuşattı fakat kaledeki halk tarafından saldırıya uğradı. Coenus
adlı Makedon komutan ise Bazira’yı kuşattı fakat kale teslim olmak yerine
direndi. İskender ise Massaga’da ki tüm halkı katlettikten sonra Bazira’ya
hareket etti. Fakat Bazira Kralının kaleyi terk edip İndus’u geçeceğini duyuna
yönünü Ora’ya çevirdi. Coenus, Bazira Kralının kaçtığını duyunca kaleye girip
şehri aldı. Ora Şehrinin Kralı ise İskender’in geldiğini duyunca kenti terkedip
kaçtı. Şehir ise İskender gelmeden Alcetas’a teslim oldu. İskender bu
zaferlerden sonra yönünü Aornos Dağ şehrine çevirdi. Bu şehri almak istiyordu
çünkü zengin otlakları ve verimli arazileri vardı ayrıca bu şehri, Yunan
Mitolojisindeki Zeus’un insan tarafından doğan oğlu Herkül bile alamamıştı.
Aornos Şehri, sarp uçurumlar ve dar vadiler ile çevrili olduğu için Makedon
ordusu ve Büyük İskender bu şehri almada çok zorlanacaktı. Büyük İskender
şehrin ilk kısmındaki dar vadilere gelince Aornos askerlerini gördü. Bu dar
vadide büyük bir muharebe oldu, muharebe devam ederken Aornos askerleri sahte
geri çekilme ile Büyük İskender’i peşine taktı. Aornos askerleri sağ ve sola
ayrılınca Büyük İskender büyük bir uçurum ve eğimli bir tepeyle karşılaştı.
Şehirde kalan diğer Aornos askerleri Büyük İskender’in üzerine yanan büyük top
kütleleri attı. İskender bu yanan toplara karşı geri çekilmek zorunda kaldı.
Aornos, Büyük İskender’in geri çekildiğini görünce sevinçten kutlama yaptılar.
Bu kutlama o kadar büyük oldu ki şehirdeki tüm askerler sarhoş oldu. İskender
ise bunu haber aldıktan sonra sahte geri çekilmesini üç gün sonra durdurdu ve
kaleye gece vakti sessizce hücum etti. Sarhoş olan askerler İskender’in
askerlerine kolayca yem oldu ve Aornos Kalesi düştü.(53)(54)(55)(56)(57)
Hydaspes Savaşı (MÖ 326): Aornos Kalesini alan İskender
İndus’u geçip Taxila Kalesini savaşsız teslim aldı. Burada iken Hydaspes ve
Hyphasis nehirleri arasındaki vadinin hâkimi olan Porus’a biat etmesi için elçi
yolladı. Porus ise bu teklifi reddetti ve Hydaspes Nehri’nin doğusuna ordusuyla
birlikte kamp kurdu. Büyük İskender ise Porus’un bu hamlesine karşı Hydaspes
Nehri’nin batısına ilerledi. Porus ilk hamleyi Büyük İskender’in yapmasını
bekliyordu. Büyük İskender ise nehirde birikmiş büyük bir alüvyon yığını buldu
ve fırtınalı bir gecede bu alüvyon sayesinde Hydaspes Nehri’nin doğusuna gizlice
geçti. Porus bu habere inanmasa da bir müddet sonra o büyük alüvyonun olduğu
yere gidince Makedon ordusunun doğu yakasına geçtiğini öğrendi. Yanındaki
birlik ile Makedon ordusunu durdurmaya çalışsa da birliğin azlığından dolayı
ana kampa geri döndü. Porus bütün orduyu toplayıp İskender’in ordusuna karşı
yaklaştı. Porus’un ordusunda 100 savaş fili olsa da İskender gönderdiği atlı
okçu birliği ile bu filleri korkuttu sonra uzun mızraklı Saris Falankslı
askerlerine hücum emri verdi. Filler bu uzun mızraklara karşı güçlü bir şekilde
dayansa da Büyük İskender Porus’un ordusuna sarma hareketi yapınca işler
değişti. Bu kapandan kurtulmak isteyen Hint orduları çekilmeye karar verdi
fakat İskender’in Batı yakasında kalan orduları geri çekilen Hint ordularını
arkaladı ve onları bozguna uğrattı. Artık savaşta sadece filler kalmıştı,
filler ise sarma hareketine çok direnemeden etkisiz hale getirildi.(58)(59)(60)(61)(62)(63)(64)(65)(66)(67)(68)(69)
Sibea Yağması (MÖ 326): Hydaspes Savaş’ından sonra İskender
daha da ileri gitmek istedi. Hydaspes Nehrini zaten geçmiş olan İskender,
Acesines ve Hydraotis Nehirlerini de bir bir geçer. Hyphasis Nehrine gelen
İskender burayı da geçmek ister fakat bu nehirde çıkan büyük bir fırtınadan
dolayı Makedon askerleri korkar. Hem yorulmuş hem de fırtınadan korkmuş olan
Makedon askerleri, İskender’e buranın Dünya’nın sonu olduğunu ikna etmeye
çalıştılar. Büyük bir isyanın çıkması ihtimalinden korkan İskender bu nehri
geçmez ve Hydaspes Nehrine kadar çekilir. Ordusunu bu nehirde üçe böler bir
birliğini Hydaspes Nehri’nin batısından diğerini doğusundan olmak üzere güneye
yollar kendisi ise Nehir üzerinden güneye iner. Nehir o kadar şiddetlenmişti ki
İskender zırhını çıkartmış yüzmeye hazır bekliyordu fakat sonunda bu üç ayrı
birlik Hydaspes ve Acesines Nehirlerinin birleştiği bölgede bir araya gelip
kamp kurarlar. Ardından bazı efsanelere göre 40 bin savaşçısı olan Sibea
Kabilesine saldırmayı düşünürler. Kamp kurdukları yerin batısında olan bu
kabileye saldırma kararı alırlar ve harekete geçerler. Bu saldırı bir savaş mı
yoksa kabilenin savaşçıları bölgeden kaçıp sadece yağmadan mı ibaret konusu
günümüz tartışmaları ile devam ediyor.(70)(71)(72)
Kot Kamalia Kuşatması (MÖ 325): İskender bu saldırıdan sonra
tekrar kampa döner ve tekrar ordusunu üçe böler iki ordusunun birini nehirden
diğerini karadan almak üzere Multan kalesine gönderir fakat kuşatma emri
vermez. Kendisi ise Mallian bölgesindeki çölden geçip Multan’a gidecekti. Bu
elbette saçma bir hareket olabilir fakat bu beklenmeyen bir hareket olduğu için
başarı oranı yüksekti. Çölün ortasında bulunan Kotkamalia Kalesi’ne teslim ol
çağrısı yapsa da kale teslim olmaz. İskender ise Trakya’dan gelen yeni kuşatma
aletleri ile bu kaleyi kolayca kuşatıp alır.(73)(74)(75)
Atari Kuşatması (MÖ 325): İskender Kot Kamalia zaferinden
sonra çölü tamamen geçer ve Hydraotis Nehrini tekrar geçer. Bu sefer Doğu’ya
değil kıyıyı takip ederek Batı’ya ilerler. Bu takip sırasında Atari Kalesi’nin
askerleri ile karşılaşır. Bu askerler İskender’e göre sayıca üstün olmasına
rağmen kendi şehirleri olan Atari Şehri’ne geri çekilir. İskender bu kaleyi de
yeni kuşatma aletleri sayesinde kolayca alır. Fakat bu iki kuşatması sırasında
kolaylık sağlayan asıl şey kuşatma aletleri değil kalelerin asıl ordusunun
Multan Şehrine kaçmasıydı.(73)(74)(75)
Multan Kuşatması (MÖ 325): İskender daha önce yolladığı iki
birliği ile Multan önlerinde karşılaşır. Fakat İskender bu iki birliğin kaleyi
kuşatmamasını söylemesine rağmen bu birlikler kaleyi kuşatıp alamadıkları için
kuşatmayı kaldırmıştı. Bu yüzden İskender kaleye ulaştıktan sonra askerlerinde
kuşatma isteksizlikleri görmüştü. Fakat kendisi bir merdiven aldı ve kale
duvarlarına dayayıp surlara çıktı. İskender bir yenilgi daha almamak için
kendini büyük bir riske attı. Ordu, Büyük İskender’in kaleye çıktığını görünce
hep birlikten hücuma geçer ve kale kısa sürede ele geçirilir. Multan Kalesi ele
geçirilir fakat Büyük İskender Büyük bir ok yarası alır. Hatta ölme tehlikesi
yaşar fakat ok akciğerlere gelmediği için hayatta kalmayı başarır.(76)(77)(78)(79)
Büyük İskender Multan’dan sonra tekrar gemilere koyulup İndus Nehrinde ilerler. Patala’ya vardıktan sonra gemilerden iner bir kısım ordusunu deniz yolu ile Basra’dan Susa’ya yollar ve kendisi büyük bir birlik ile Gedrosia çölünden geçer. İskender’in bunu yapmasının nedeni ise kendisini eski Pers Kralı olan Büyük Kiros’a karşı üstün tutmak istemeseydi. Büyük Kiros bu çölü geçerken ordusunun tümünü kaybetmiş ve canını zor kurtarmıştı. İskender ise çöle büyük bir ordu ile geçmeye çalışır. Fakat oda aynı Büyük Kiros gibi ordusunun tamamına yakınını kaybeder. Çölü geçtikten sonra Pura-Hürmüz-Persepolis yolunu izleyerek Susa kentine varır. Susa’da denizden yolladığı birliği ile karşılaşır ve buradan Babil’e geçer. İskender kafasında bir plan kurup ya deniz yolu ile Akdeniz seferine çıkacak ve Afrika, İtalya kıyılarını alacak ya da Arabistan kıyılarını alıp tüm çölü fethedecekti. Aslında kendisi İskitliler’i tamamen ortadan kaldırmak istiyordu bunun için İskitlere saldırması için Kafkaslar üzerinden bir birlik yolladı. Fakat kendisi bu planları ve hayalleri asla gerçekleştiremeyecekti çünkü Babil’e vardığında göğüsün de büyük bir acı hissediyordu. İskender bu acıyı aldırmadan büyük bir içki partisi düzenledi. Çok içmesinden dolayı sağlığı bozuldu ve hastalığı giderek arttı. Ateşlenmeye başladı ve 11 Haziran MÖ 323 yılında henüz 32 yaşındayken gece vakti öldü. Ayrıca hiçbir görünür varis ya da atanmış halef bırakmadı. İskender'in önde gelen generalleri ve ailesinin üyeleri, kurduğu devasa imparatorluğun farklı bölümlerini kontrol etmek için yarışırken, yaklaşık 40 yıllık süregelen çatışma ölümünü takip etti. MÖ 301'de Küçük Asya'da (bugünkü Türkiye) Frigya'da rakip halefler arasında yapılan Ipsus Muharebesi, imparatorluğun geri dönülmez dağılmasıyla sonuçlandı. Savaştan sonra 4 ana krallık ortaya çıktı: Cassander krallığı (yaklaşık MÖ 358-297), Makedonya, Yunanistan'ın çoğu ve Trakya'nın bazı bölgelerinden oluşuyordu. Lysimachus krallığı (yaklaşık MÖ 361-281), Lidya, İyonya, Frigya ve günümüz Türkiye'sinin diğer bölgelerini içeriyordu. Seleucus krallığı (MÖ 281'de yıkıldı; daha sonra Selevkos İmparatorluğu), bugünkü İran, Irak, Suriye ve Orta Asya'nın bazı kısımlarını kapsıyordu. Ptolemy I krallığı (MÖ 283'te yıkıldı) Mısır ve komşu bölgeleri içeriyordu.(80)(81)
______
(1) Cawkwell George (1978), Makedonyalı II. Philip, s.
140-179.
(2) Arrian, İskender'in Kampanyaları, s. 44-48.
(3) Renault, Büyük İskender'in Doğası, s. 73-74.
(4) Hammond-Walbank, Makedonya Tarihi, s. 39-48.
(5) Ashley, Makedon İmparatorluğu, s. 171-175.
(6) Theodore Dodge, İskender, s. 201-208.
(7) Peter Green, Makedonyalı İskender, MÖ 356-323.
(8) LacusCurtius / Diodorus Siculus – XVII. Kitap, Bölümler
1 16 (http://penelope.uchicago.edu/Thayer/E/Roman/Texts/Diodorus_Siculus/17A*.html).
(9) Flavius Arrianus, The Anabasis of Alexander, 1.16.45 –
50.
(10) Diodorus, Kitap XVII, syf. 19.
(11) Jona Lendering, Filotalar
(https://www.livius.org/articles/person/philotas/).
(12) Paul Cartledge (2004), Alexander the Great.
(13) bkz. "https://www.livius.org/articles/battle/halicarnassus-334-bce/"
(14) Siculus Diodorus, Bibliotheca Historica, syf. 17, 33–34.
(15) Waldemar Heckel (1993), İskender İmparatorluğunun Marshallları, Londra, syf. 109.
(16) Jessica H. Clark, Brian Turner (2017), Brill’s Companion to Military Defeat in Ancient Mediterranean Society, syf. 78.
(17) Flavius Arrianus, The Anabasis of Alexander, 2.18-24 (http://www.johndclare.net/AncientHistory/Alexander_Sources5.html).
(18) John Maxwell O'Brien (15 Eylül 1994), Alexander the Great: The Invisible Enemy: a Biography, 1. baskı, syf. 82.(23) Victor Davis Hanson (2007), Katliam ve Kültür: Batı Gücüne Yükselen Dönüm Noktası Savaşları, Knopf Doubleday Yayın Grubu, syf. 61-72.
(24) Flavius Arrianus (1893), İskender Anabasis, 3.1-15.
(25) Diodorus Siculus (1963), Tarih Kütüphanesi, 17.39.1-2, 17.54.1-6, 17.53.
(26) Mestrius Plutarchus, İskender’in Kaderi ve Erdemi Üzerine, 31.1.
(27) Peter Green, Makedonyalı İskender MÖ 356-323: Tarihsel Biyografi, Kaliforniya, Kaliforniya Üniversitesi Yayınları, syf. 282-285.
(28) bkz. “https://www.livius.org/articles/battle/gaugamela-331-bce/"
(30) Flavius Arrianus (1893), İskender’in Anabasis, New York, syf. 388-452.
(31) Mehrdad Kia: "Pers İmparatorluğu: Tarihsel Ansiklopedi [2 cilt]: Tarihsel Ansiklopedi", ABC-CLIO, LLC, Santa Barbara ve Denver, 2016, syf. 97.
(32) Quintus Curtius Rufus; Crosby William Henry (1858), Büyük İskender'in hayatı ve istismarları (https://archive.org/details/quintuscurtiusr00crosgoog/page/n21/mode/2up).
(33) J. Prevas, Envy of the Gods: Alexander the Great's Ill-Fated Journey across Asia, syf. 17.
(34) J. Prevas, a. g. e., syf. 18-38.
(35) Arrian; John Rooke (1812). Arrian's History of the Expedition of Alexander the Great and Conquest of Persia, 3.18.5-6.
(36) Quintus Curtius Rufus; Crosby William Henry (1858), Büyük İskender'in hayatı ve istismarları , 5.3.31-32, 5.4.29 (https://archive.org/details/quintuscurtiusr00crosgoog/page/n21/mode/2up).
(37) Flavius Arrianus (1971), İskender’in Kampanyaları, Londra, s. 204-205 (https://archive.org/details/campaignsofalexa00arri/page/204/mode/2up).
(38) Theodore Dodge (1890), İskender, s. 338.
(39) Ahmad H. Dani; P. Bernard, İskender ve Orta Asya’daki Halefleri, 65-96 (https://books.google.com.tr/books?id=9U6RlVVjpakC&printsec=frontcover&hl=tr&source=gbs_ge_summary_r&cad=0#v=onepage&q&f=false).
(40) bkz. “https://web.archive.org/web/20060102164847/http://www.ancientlibrary.com/wcd/Spitamenes”
(41) Arrian (1958), Bölüm 4.18.4-19.6.
(42) Grote, George (1856), A history of Greece, syf. 289-290.
(43) Bernd Horn; Spencer Emily (2012), No Easy Task: Fighting in Afghanistan, syf. 40.
(44) Agnes Savill (1990), "Chapter VI: The Rocks to the Hydaspes, Winter 328 to May 326 B.C., syf. 90-93 (https://books.google.com.tr/books?id=bOyv4n-zamIC&pg=PA90&lpg=PA90&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false).
(45) P. J. Rhodes (2011), A History of the Classical Greek World: 478 – 323 BC, syf. 257 (https://books.google.com.tr/books?id=5fkjzwJxCA4C&pg=PA257&lpg=PA257&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false).
(46) Theodore Dodge (1890), İskender, syf. 511-518.
(47) Vincent Smith (1914), Hindistan’ın Erken Tarihi, syf. 37-48 (https://archive.org/stream/earlyhistoryofin00smit#page/n5/mode/2up).
(48) JCF Fuller (1958), Büyük İskender’in Generalliği, syf. 126.
(49) Hans Delbrück (1990), Antik Çağda Savaş: Savaş Sanatı Tarihi, syf. 177-231.
(50) Theodore Dodge (1890), İskender, syf. 519-521.
(51) Theodore Dodge, a. g. e., syf. 522-525.
(52) JCF Fuller (1958), Büyük İskender’in Generalliği, syf. 245-246.
(53) JCF Fuller, a. g. e., syf. 247-248.
(54) Sir Aurel Stein (2004), On Alexander's Track to the Indus, syf. 123-124.
(55) Robin Lane Fox (1973), Büyük İskender, syf. 343.
(56) KA Nilakanta Sastri (1988), Age of the Nandas ve Mauryas (İkinci baskı), Delhi, syf. 54 (https://books.google.com.tr/books?id=YoAwor58utYC&redir_esc=y).
(57) Arrian, Anabasis IV bölüm 28.1–30.4 (https://web.archive.org/web/20051023210058/http://www.univ-tlse2.fr/multimedia/bazthal/thales/ue5_grece/textes/ue5g_txt18.htm).
(58) Kallidaikurichi Aiyah Nilakanta Sastri (1988), Nandalar ve Mauryas Çağı, syf. 56-57 (https://books.google.com.tr/books?id=YoAwor58utYC&pg=PA144&lpg=PA144&dq=plutarch+nandas&redir_esc=y#v=onepage&q=plutarch%20nandas&f=false).
(59) Edward Farr (1850), Makedonların Tarihi, syf. 172.
(60) Donald L. Wasson (26 Şubat 2014), Hydaspes Savaşı (https://www.ancient.eu/article/660/battle-of-hydaspes/).
(61) Arrian, İskender'in Anabasis, Kitap V, Bölüm XIV-XVIII.
(62) Partha Bose (2004-04-01). Büyük İskender'in Strateji Sanatı: Tarihin En Büyük İmparatorluk Kurucusunun Zamansız Liderlik Dersleri, Penguen, syf. 228 (https://books.google.com.tr/books?id=49Tc7jRSBrIC&redir_esc=y).
(63) John M. Kistler (2006), Savaş Filleri, (https://books.google.com.tr/books?id=Y0sqI1fxfnMC&printsec=frontcover&redir_esc=y#v=onepage&q&f=false).
(64) John Drogo Montagu (2006), Yunan ve Roma Savaşı: Savaşlar, Taktikler ve Hileler, Londra: Greenhill Kitapları, syf. 154.
(65) Peter Green (1991), Makedonyalı İskender, MÖ 356-323: Tarihsel Biyografi, California Üniversitesi Yayınları syf. 400.
(66) John Fuller (1960), Büyük İskender'in Generalliği, New Jersey, syf. 199
(67) Kaushik Roy (2015), Britanya Öncesi Hindistan'da Savaş - MÖ 1500 - MS 1740, (https://books.google.com.tr/books?id=xx7ICQAAQBAJ&printsec=frontcover&dq=kaushik+roy&redir_esc=y#v=onepage&q=kaushik%20roy&f=false).
(68) Kaushik Roy (2004-01-01), Hindistan'ın Tarihi Savaşları: Büyük İskender'den Kargil'e, syf. 23-31 (https://books.google.com.tr/books?id=jpXijlqeRpIC&redir_esc=y).
(69) Rogers Guy (2004), İskender: Büyüklüğün Belirsizliği, New York, syf. 200.
(70) Theodore Dodge (1890), İskender, syf. 592-594.
(71) Quintus Curtius Rufus (1809), Büyük İskender'in Yaşam ve Hükümdarlığı Tarihi, Londra, syf. 320-326
(72) Benjamin Wheeler (1900), Büyük İskender, New York, syf. 447-454.
(73) Theodore Dodge (1890), İskender, syf. 595-606.
(74) Arrian (1893), İskender'in Anabasis, syf. 301-304.
(75) Ian Worthington (2008), Makedonya Philip II, syf. 27-28.
(76) Benjamin Wheeler (1900), Büyük İskender, New York, syf. 458-451.
(77) Quintus Curtius Rufus (1809), Büyük İskender'in Yaşam ve Hükümdarlığı Tarihi, Londra, syf. 350.
(78) Arrian (1893), İskender'in Anabasis, syf. 305/604.
(79) Arrian, Q. Curtius, Diodoros, Plutarch ve Justin (1896), Büyük İskender'in Hindistan İstilası, (https://archive.org/details/cu31924028252546).
(80) Plutarch, İskender'in Hayatı, syf. 66.
(81) Kingdoms of the Successors of Alexander: After the Battle of Ipsus, B.C. 301, (https://www.wdl.org/en/item/11739/).