Sezar’ın valilik yaptığı yıllar ve diktatör olduğu yıllarda birçok başarısı vardır. Bu başarıları hem siyasi hem de askeri hamlelerle elde etmiştir. Günümüzde bile okutulan ve öğrenilen bu başarılar Sezar’dan sonra Roma’nın, bir İmparatorluk seviyesine gelmesini sağlamıştır.
Sezar’ın İlk Büyük Askeri Başarısı:
Sezar, babasını kaybedip geçinmek için borçlandıktan sonra çok sıkıntılar çekmekteydi. Ayrıca amcası, rakibi Sulla tarafından öldürülmesi ve Sulla'nın diktatör olması onu iyice zorluyordu. Bunun üzerine bu sıkıntılardan kurtulmak, ün sahibi kazanmak ve borçlardan kurtulma ümidi ile Hispania Ulterior (Günümüz güney doğu İspanya’sına) yönetici –vali- olarak gitmiştir. Burada birçok zaferler kazanan Sezar, Kuzey Batı İspanya’da Callaici ve Lusitaniler ile savaşarak onların topraklarını almıştır. Ayrıca bu kabileler dışında birkaç kabile ile de çatışmaya girmiştir. Valilik yaptığı İspanya bölgesinde bu başarılardan dolayı askerleri onu imparator olarak selamlamıştır. Sezar bu askeri başarılardan dolayı saygı toplasa da hala çok borçluydu. Bu borçları ödemek için zengin bir general olan Crassus’a başvurmuştur. Crassus ona rakibi Pompey’e karşı, muhalif olması durumunda borçlarını ödeyeceğini söyledi. Sezar bunu kabul etti ve Crassus, Sezar’ın birçok borcunu ödeyecek kadar Sezar’a para yardımında bulundu. Geri kalanlara ise garantör olmuştur. İspanya valiliğinden sonra Roma Zafer alayı ile ödüllendirilen Sezar’ın, hedefinde aslında konsüllük vardı ve o Roma şehrine girmek için konsüllüğü seçti.
Birinci Konsüllük:
Sezar, konsüllük için ittifak toplarken MÖ 59 yılında Bibulus ile konsül seçilmişti. Sezar, borcu yüzünden Crassus’a bağımlı kalmıştı fakat o, MÖ 70 yılında Crassus ile birlikte konsülük yaptığı fakat şuan kavgalı olduğu Pompey ile de iyi geçinmek istiyordu. Bu yüzden Sezar ikisinin arasını bulup bu iki general ile politik ve askeri nüfuzlarını birleştirip resmi olmayan bir ittifak kurup “Birinci Üçlü Yönetimi” başlatmış oldu. Bundan çok korkan ikinci Konsül Bibulus bu üçlü yönetime çamur atsa da Pompey’in başarılı hamleleriyle bu sorunlar giderilmiştir. Altı ayın sonunda Konsüllük görevi biten Sezar, dört lejyonun komutasını eline alıp Galya’ya vali olarak gitmiştir.
Sezar’ın Galya Seferi ve Galya’nın Fethi:
Sezar’ın Galya Seferi sırasında yaptığı 18 büyük savaşın ilk muharebesi Arrar Nehri’nde olmuştu. Bu nehri geçmek isteyen Helvetler gece yarısını bekleyip sal ve kayık yapıp geçmek için hazırlanıyorlardı. Sezar bu bilgiyi öğrenmişti ve beklenmedik bir gece baskını ile Helvetleri yenmiştir. Bu savaş üzerine Sezar, ordusunu yenilemek için Bibracte’ye doğru geri çekildi ve orada 4 lejyonluk ordusuna 2 lejyon daha katılmıştı. Bu geri çekilmeyi haber alan Helvetler öncül Roma birliklerine saldırarak Sezar’ı Bibracte’de yakalamıştır. Tepede kalan Helvetler, Dağ’ın eteğinde kalan Sezar’a saldırmalarıyla Bibracte Savaşı başlamış oldu. Sezar bu hücumu engellemek için mızraklı lejyonları kullanıp bu hücumu engellemiştir. Çarpışma bir müddet sürdükten sonra kazanan taraf Romalılar olmuştur. Bu savaşta Sezar’ın yazdıklarına göre onun 6 lejyondan oluşan ordularına karşı Helvetler’in 92.000 silah kullanmayı bilen 368.000 kişilik kabile güçleri vardı ki bu savaşın kazanılma sebebi ise eğitimsiz Helvet kabile güçleriydi. Sezar aynı yıl Germanya’da yaşayan 7 Germen kabilesinin Roma topraklarına gelmesini engellemek için Vosges’te olan Germen çadırlarına ilerlemişti. Germenler birkaç aylık kaçıştan sonra Sezar’ın karşısında savaş düzeni alıp savaş meydanına gelmişti. Bu kaçışın nedeni Suberler’in, bir büyücünün kehanetinden korkup 1 ay beklemeleri idi. Savaş alanında düzenli bir orduya sahip olan 7 Germen kabileleri Roma lejyonlarının saldırılarını engellemek için falanks birliklerini düzene sokmuştu. Bu birlikler karşısında Sezar çok zorlansa da ittifak yaptığı Crassus’un oğlu bu savaşta atlı birlikleri ile savaşıp falanksların düzenini bozmuştur. Bunun ardından hücum emri veren Sezar Vosges Savaşın’da 7 Germen kabilesini yenmiştir. Bu yenilgi ardına Germen kabileleri Kelt kökenli Germen kabileleri ile ittifak kurup bu ittifaka Britanya’dan gelen Galliler’de gelerek sağlamlaşmıştı. Bu ittifakı duyan Sezar Aisne’de bir Germen kalesinin 1km uzağına çadır kurdurdu. Bu ittifakın ordusu Sezar’a karşı çıkmaktan korkuyordu ve bütün ordu kaleye sığındı. Sezar’ın sekiz lejyonluk ordusunun yanında Giritli okçular ve en önemlisi ise taş atan sapancılar ve mancınıklar vardı. Sezar, sığınan ittifak ordusuna karşı mancınıklar ile kale surlarına atışlar yapsa da bir sonuç elde edemedi. Bu atışlar başarılı olmasa da kaledeki Suession kralı Galba bu atışlardan korkup teslim olmuştur ve Sezar Axona Muharebesini kazanmıştır. Bu muharebeden sonra bir bir Galyada ki kabileleri itaat altına alan Sezar, Kuzey Galya’da bir savaşçı kabile olan Nerviler’in itaat etmemesi üzerine Sabis Nehri'nin karşısındaki Belga Kabilesinden olan Nerviler’in kalesini kuşatma altına aldı. Nehri geçip kuşatma makineleri ile şehri almaya çalışan Sezar öğle vakti kaleye teslim olmasını söylemiştir, kaledekiler panik yapsa da teslim olmamıştır. Nerviler plan kurup bir gece baskını ile Roma lejyonlarını öldürmek istemişlerdir. Gece olunca Nerviler gece baskını yapar ve Roma orduları geri çekilmek zorunda kalmıştır fakat arkalarında Sabis Nehri olduğu için geri çekilemezler. Sezar, Az kalsın kaybedilecek olan savaşı lehine çevirip nehri arkalarına alarak ilk önce savunup sonra saldırıya geçerek durumu kendi lehine çevirip Sabis Muharebesini kazanmıştır. Muharabe de Sezar’ın 8 lejyon ordusuna karşı Nerviler’in 75000 kişilik bir ordusu vardı. Bu ordunun 60000 öldürülmüş ve geri kalanları ise halk ile birlikte köle olarak satılmıştır. Bu savaş üzerine birçok Galya kalesi savaşılmadan Sezar’a teslim olmuştu. Fakat bunların arasından biri Sezar’ın teslim ol çağrısına kulak asmadı. Bu kale ise Atuatuci Kalesi’ydi. Bu kale halı –yani Belgalar- Sezar’a karşı büyük bir savunma göstermeye hazırdılar. Sezar bu haberi alır almaz direk (MÖ 57 yılında) Atuatuci Kalesine yöneldi. Belgalar, kaleden çıkıp Sezar’ı karşıladı. Kale önünde büyük bir savaş oldu ve savaşı Sezar kazandı. Belga halkı silahlarını bırakıp teslim oldular fakat sonraki gece Roma kampına saldırmayı denediler. Bu saldırıda başarısız oldular ve Sezar tüm halkı katletti ayrıca kaleye girip büyük bir yağma başlattı. Sezar MÖ 56 yılında hiç çatışmaya veya savaşa karışmamıştı. Bunun sebebi ise süresi dolan valiliğinin konsüller tarafından uzatılıp uzatılamayacağıydı. Birinci Triumvirlik (Sezar, Pompey, Crassus) birlikte bir karar vererek bu süreyi bir beş yıl boyunca daha uzattı. Yıl MÖ 55 yılına gelmişti Sezar Britanya işgali sırasında arkasında bir güç bırakmamak için Germen kabilelerine saldırmayı düşündü. Germen kabileleri bu olayı duyduktan sonra Sezar’a, eğer Galya’dan toprak verilirse Galya’ya ve Roma topraklarına saldırılmayacağını söylediler. Sezar bunun geçici bir oyun olduğunu biliyordu. Bu yüzden Germenler ile savaşmakta kesin kararlıydı. Hollanda’nın Brabant bölgesine giren Sezar, MÖ 55 yılında Usipetes ve Tencteri adlı iki Germen kabilesi ile karşılaştı. Bazı kaynaklara göre düşman sayısı 430 bin verilse de günümüz tarihçileri tarafından bu kabul edilemez bir şeydi. Çünkü Sezar savaş başlamadan önce Germen kabilelerine bir birlik yollayarak onları yenmesini istiyordu. Eğer düşman ordusu büyük olsaydı Sezar asla birlik yollamaz tüm ordu ile harekete geçerdi. Sezar, Germen kabilelerine karşı bir birlik yollamıştı fakat bu birlik hemen yenildi ve geri çekildi. Sezar ise tüm orduyu toparlayıp harekete geçmeye karar verdi. Germenler bunun üzerine barış istedi fakat Sezar’ın barıştan yana gözü yoktu. Ardından Sezar, Germen kamplarına ilerledi ve atlıları tüm kampları yaktı. Aniden saldırıya uğrayan Germen askerleri yanarak kaçmaya başladı. Fakat Sezar tüm kaçan askerleri de öldürünce Kessel Savaşı'nı kazanmış oldu. Arkasında büyük bir güç bırakmayan Sezar, iki yıl boyunca Britanya’dan gelip kendisine karşı savaşan Galliler’e karşı, o da Britanya’ya MÖ 55 yılında çıkarma yapıp ilerlemiştir. Düzgün bir gemisi olmamasına rağmen Britanya askerlerinden zorla aldığı gemileri toplayarak büyük gemiler inşaa ettirip Britanya çıkarmasını başarılı ile sürdürmüştür. Adaya çıkarma yaparak ileride yeni fetihlerin önünü açan Sezar amacına MÖ 54 yılında ulaştı. Galya Seferinde hızını kesmeyen Sezar, Belçika’nın Namur bölgesine ilerledi. Namur halkı Sezar’a teslim olmayınca Sezar bu şehri kuşatmaya aldı. Sezar’ın, Britanya çıkarmasından sonra direk Namur Kalesine gitmesinin sebebi Namur komutanı olan Ambiorix’in Sezar’a karşı büyük bir muhalif toplamasıydı. Namur kalesini kuşatan Sezar, kış mevsiminin zor şartlarına ve Ambiorix’in zorlayıcı savunmasına rağmen kaleyi MÖ 54 yılında alır. Ambiorix ise daha büyük ve etkin bir isyan çıkarmak için Namur kalesinden kaçtı. Eburone halkını örgütleyen Ambiorix, kışa kadar sürecek büyük bir isyanı MÖ 54 yılında başlattı. Hala Namur kalesinde olan Sezar, Ambiorix’in büyük bir ordu toplayıp buraya geleceğini bildiği için Roma’dan büyük komutanları bu kaleye çağırdı. Fakat bu sonun başlangıcı olmuştu. Çünkü gelen Roma generalleri (Cotta ve Sabinus) birçok yerde tartışmaya düşerek isyanı kışa doğru uzattılar. Büyük bir güç toplayan Ambiorix ise Namur kalesine doğru harekete geçti. Kaleye geldiğinde büyük bir tartışmanın olduğunu duyunca çok sevinmişti. Romalı generaller ise tartışmayı devam ettirmeyi sürdürse de şiddetini azalttı ve o günün sabahında ağır bir yükle kaleyi terk ettiler. Cotta ve Sabinus’un tartışması o kadar büyümüştü ki Sabinus kızgınlığına yenik düşerek Ambiorix ile barış yapmayı istedi ve Eburone kampına gitti. Fakat Cotta barış değil savaş yapmak istiyordu. Bu yüzden Cotta, Sezar’dan habersiz saldırıya geçti fakat Ambiorix bu saldırıyı kolayca püskürttü ve Cotta’yı öldürdü. Ardından Ambiorix, Sabinus’un barış teklifini hile olduğunu düşünerek Sabinus’uda öldürdü. Ambiorix Cotta ve Sabinusu yendikten sonra Belçika’da tekrar bir isyan çıkarmayı düşündü fakat Sezar istihbaratı sayesinde Ambiorix’in karşısına lejyonlarını toplayıp büyük bir güçle çıktı ve çok kayıp verdikleri isyanı MÖ 53 yılında bastırmayı başardı. Sezar tüm isyanları bastırdığını düşünse de bu seferde Galya’da Vercingetorix isyan çıkarmaya başlamıştı. Sezar, Vercingetorix’in isyanını bastırmak için onla MÖ 52 yılında Vellaunodunum, Genebum ve Noviodunum muharebelerini yapıp bu üç muharebeyi kolayca kazandı. Kolayca kazanmasının sebebi Vergingetorix’in ordusunun az olması ve Sezar’ın yeni lejyonlar ile saldırması bu isyanları bir müddet bastırmıştı. Vercingetorix, Sezar’ı böyle yenemeyeceğini anlayınca taktiğini değiştirmek istemiştir. Roma’ya karşı ayaklanan kabilelerle bir konsey toplayıp plan kurdular. Bu plana göre Sezar, kale kuşatması sırasında, Vercingetorix Roma ordularının erzağını kesip bütün yiyecek ve içecekleri zehirleyerek Roma lejyonlarını kırıp savaşı kazanmak istiyordu. Sezar ise bu 3 savaşın ardından hâkimiyetini tam olarak kabul ettirmek için Avaricum kalesini kuşatmaya gitmiştir. Bu kuşatma sırasında büyük ve yeni kuşatma makineleri inşa ederken Vercingetorix ise kalenin arka tarafına geçip gelen erzakları yağmalayıp suları ve hayvanları zehirlemiştir. Kuşatma sırasında makine yapımını bitiren Sezar orduya erzak yardımı gelmediğini ve bütün suların zehirlendiğini öğrendiğinde ordusu ona propaganda yapmıştı. Bunun üzerine Sezar kuşatmanın kalkmayacağını ve bu barbarların çıkarttıkları isyanlardan dolayı Roma’nın intikamını alacağını söyleyerek ordudaki telaşı dindirmişti. Ordu yemek olarak atlarını kesip at eti yiyorlardı. Vercingetorix’in bu planından dolayı kaleyi almakta zorlanan Sezar, yaptırdığı kuleler ile surları aşıp kaleyi birkaç gün sonra alır fakat bu zor şartlardan dolayı kaledeki 40000’e yakın bütün halkı öldürmüştür. Avaricum Muharebesinden –kuşatmasından- galip gelen Sezar bu kaledeki yiyecek ve içeceklerle ordusunu dinlendirmiştir. Vercingetorix ise muharebeden kaçmıştı ve Sezar’ın buradan sonraki ilk hedefinin Gergovia Kalesi olduğunu öğrendikten sonra komşu kabilelerden destek alarak bir ordu ile kaleye yürümeye başladı. Sezar ise bu planın intikamını almak için ve savaş alanından kaçan Vercingetorix’i yakalamak için askerlerini tam dinlendirmeden harekete geçmeye başladı ve yönünü Gergovia Kalesi’ne çevirdi. Ama Vercingetorix Kale’nin önüne kampını kurmuş ve gelirken bütün yolları yıktığından biraz zaman kazanıp çadırını kalenin yani tepenin oraya kurup yükseklik avantajını eline geçirdi. Sezar ise 5 gün sonra geldiğinde Vercingetorix’in tepede olduğunu görünce çok şaşırmıştı. Arazinin dağlık olmasından dolayı işini riske bırakmak istemeyen Sezar iki ayrı kamp kurmuştur. Bu kampların arasına ise 3 metre derinliğinde iki sıra hendek kazılmasını emir verdi ve Gergovia kalesini hendeklerle çevrelemiştir. Tek sıkıntı ise tepede kalan Vercingetorix’i hendeklerle çevrili olan düzlüğe indirmekti. Bunu yapmak için ise bir lejyonu yem olarak kullandı ve oradan uzaklaşarak ana kampa döndü. Vergingetorix bunun bir yem olduğu anladı ve tuzağa takılmadı. Sezar bunu gördüğünde ordularına geri dönmesini ve başka yerde kamp kuracaklarını söyledi fakat çok uzakta olduğu için yem olarak kullanılan lejyonlar bu emri hücum olarak algılayarak kaleye hücuma kalkıştı. Fakat Vercingetorix yüksekte olduğu için bu lejyonu yenmiştir ve Sezar’ın verdiği emirin yanlış anlaşılmasından dolayı Gergovia Muharebesi kaybedilmiştir ve bu muharebede tam 700 lejyoner ölmüş ve 6000’i yaralanmıştı. Bu sıralar Birinci Üçlü yönetim tam anlamıyla bitmişti. Partlar’a savaşa giden Crassus savaşı kaybedip savaş alanında ölmüştü. Bunun ardından Pompey’in düşünceleri çok sarsılmıştı ve bu yönetimin imzası olan Sezar’ın Kızı yani Pompey’in Eşi ölünce yönetim tamamen bitmiştir. Normalde Prokonsüllüğün (Valiliğin) süresi 1 yıl olmasına rağmen Sezar Galya’da yaklaşık 10 yıl kalmıştı. Gergovia Muharebesini kazanan Vercingetorix, Sezar’a bir pusu kurarak onu tamamen yok etmek istiyordu. Sezar’ın geri çekilme rotasının Vingeanne bölgesi olduğunu öğrenince o bölgeye pusu kurdu. 15 bin asker ile Vingeanne bölgesine pusu kuran Vegingetorix, Sezar’ın gelmesini bekledi. Sezar ise kısa süre sonra 5 bin atlı ile bölgeye gelmişti. Gergovia zaferinden gaz alan birkaç galyalı askerler Vegingetorix’in emrini almadan Sezar’a saldırdı. Sezar pusuya düştüğünü anlamıştı fakat düzensizce saldıran Galya birliklerini yenmeyi başarmıştı. Vegingetorix, kurduğu pusunun suya düştüğünü anlayınca ve ordusunu daha fazla kaybetmemek için Alesia kalesine çekildi. Alesia Kalesine gittikten sonra burada bütün Germen ve Galya kabilelerine haber vererek isyan çıkartıp bu kaleye yardım etmelerini söylemiştir. Bu arada bu isyanın kıvılcımını duyan Sezar surlarla çevrili Alesia Kalesinin önlerine gelmişti. Sezar’ın yaklaşık 60000 kadar askeri vardı. Kaledeki Vercingetorix’in ise yaklaşık 80000 kadar askeri vardı. Vercingetorix’in bu kaleyi seçmesinin nedeni kalenin yükseltide olması ve kalenin dört bir yanı nehirlerle çevrili olmasından kaynaklıydı. Sezar bu dezavantajlardan dolayı harekete geçmiyor, Vercingetorix ise kaleden dışarı çıkmıyordu. Sezar biraz düşündükten sonra aklına bir fikir gelmişti. Kalede 80000 asker ve halk olduğundan dolayı kale fazla erzak olmadan çok duramazdı. Sezar kaleyi kuşatıp Galyalıların açlıktan ölmesini bekleyecekti fakat Sezar olası bir saldırıya karşı işini riske atmayarak askerlerine kalenin etrafına 18km uzunluğunda, 4m yüksekliğinde bir sur inşa etmelerini emretmişti. Bunun yanında Sezar gelecek bir baskını engellemek için nehirlerin kenarına çukurlar açıp su ile doldurup belirli aralıklar okçu kuleleri inşa edilip kazık diktirdi. Bu hazırlıklar 3 hafta gibi çok kısa bir sürede tamamlanmıştı. Vergingetorix kaleye girmeden önce komşu kabilelere haber yollamıştı fakat sur tamamlanmadan bir birlikle bir kez daha haber gönderip suru aşıp haberi daha da hızlandırmak için surun açık noktasına askerlerine yarma hareketi düzenlemesini söyledi. Sezar bu askerlerin yardıma gittiğini çok iyi biliyordu. Sezar, ilk yaptığı gibi askerlerine bu sefer de arkalarına bir sur daha inşa etmelerine emir verdi. Yine çok kısa bir sürede 21km uzunluğunda bir sur daha inşa edildi. O sırada kalede erzak çok az kalmıştı bunun ardından Vercingetorix kalan erzağı askerlerine verip halkı kaleden dışarı çıkarmıştı. Sezar kaleden çıkan bu halka merhamet etmedi ve dışarı almadı. Halk bunun ardından kaleye tekrar sığındı fakat bu seferde Vercingetorix onların girmesine izin vermedi. Galyalı askerler bu hareketin üzerine ufak isyanlar ve kargaşalar çıkarttı. Fakat bu isyanlar hemen durmuştu çünkü surlardan çıkan Galyalı askerler komşu kabilelere haber verip 100000’e yakın asker toplamıştı. Sezar bu durum üzerine iki ordu tarafından sıkışıp arada kalmıştı. Galyalılar hem içten hemde dıştan akşama kadar surlara saldırmaya kalktı fakat surlardan geçmeyince geri çekildiler. Ama bir müddet sonra tekrar saldıran bir Galya birliği surun açığını bulup buradan sura girmeyi başardılar. Roma ordusunun 3 katı kadar bir ordu olan bu birliğe karşı Sezar, elinde kılıç ile savaşa bizzat katılmıştır. Bunu gören Roma lejyonları daha da yüreklenerek savaş düzenini bozmayıp Galyalı askerlerin gedikten geçmelerine izin vermeyerek savaşmaya devam ettiler. Roma lejyonları daha tecrübeli olsalar da düşmanın sayısından dolayı çok zorlanmışlardı. Sezar her sur açığında birliklerinin yerlerini değiştirip farklı yerlerde savaşmalarını emretmiştir. Fakat her vakit surlardan gedik açıp giren Galya birliklerini görünce Sezar bir birliğini suru aşıp büyük delikten saldıran Galya ordusunu tepeden arkalamalarını emretmiştir. Bu yarma ve arkalama hareketinden sonra 40000 kadar kayıp veren Galyalılar geri çekilmişlerdir. Surda ise erzak bittiğinden dolayı Vercingetorix teslim olmuştur. Sezar ise Vercingetorix’i tutsak edip 5 yıl boyunca zindanda kaldı. Bu büyük fetihten sonra Galya’da pek direnen bir kale yoktu fakat biri hariç. Uxellodunum Kalesi yüksek yerlere inşa edilmiş her tarafından sular akan ve şehre her yerden erzak girecek şekilde tasarlanmış bir kaleydi. Bu kaleyi ise daha önce Alesia Kalesinden kaçmayı başaran Galya’lı Lucterius ve kalenin koruyucusu Drappes vardı. Lucterius, Alesia’daki kıtlığı ve zorluğu bildiği için bu kale için bütün tedbirleri alıyordu. Uxellodunum Kalesinin komutanları Sezar’ın Galya Sefer’ini bitirip Roma’ya dönmesini bekliyordu fakat Sezar yaptığı seferleri sağlama alıp Galya’yı tamamen bir Roma eyaleti yapmak istiyordu ve bu kalede çıkacak isyanın bütün Galya’yı isyana teşvik edeceğini ve Sezar, Konsüllerin kendisine iftira atmasından endişelendiği için bu kaleye Rebilus adlı komutana kaleye 2,5 lejyon yollayıp kuşatma altına almasını emretti. Rebilus’un, kaleyi kuşatması biraz uzun sürse de erzak giriş çıkışlarını kontrol altına almıştır. Bunun üzerine kalede erzak azalmıştır fakat Lucterius ve Drappes aralarında bir plan yaptılar. Bu plana göre, Lucterius halkın erzağını alıp askerlerine dağıtacaktı ve Drappes ise kaleden çıkıp gizlice kaleye tahıl girmesini sağlayacaktı. Bunun için kale dışında karanlık bir yere ordugâh kurup yola çıktı. Fakat Rebilus’un ajanları bu bilgiyi Rebilus’a aktardı ve Rebilus ise askerlerine daha dikkatli gözlem yapmalarını istedi. O sırada Drappes büyük bir tahıl alıp hayvanlarla gizlice taşıyordu fakat Romalı askerler bu hayvanların sesini duyunca Rebilus’a haber verdi. Rebilus ise oraya askerlerini göndererek tahılları yağmalayıp Drappes’i rehin almıştır. Rehin alınanlardan aldıkları bilgiyle sur dışındaki gizli karargâhı öğrenip orayı da yağmalamışlardır. Drappes ise fazla rehin kalmadan öldürüldü. Artık kalede halkın erzağı ile yetinen Lucterius kalmıştı. O sırada Sezar’a haber gönderildi ve kaleye yardıma gelmesini söylediler. Sezar ise çok kısa sürede kaleye gelerek 2 lejyonluk ordusuyla çok kısa sürede Rebilus’tan komutayı aldı. Romalı askerler buna çok şaşırmıştı çünkü Sezar çok kısa sürede gelmişti. Komuta’yı alan Sezar su kaynaklarını görünce bu kalenin su kaynakları kesilmeden düşmeyeceğini söyledi. Bir bir su kaynaklarını araştıran ve kaledeki kasabaya giden su kaynaklarını kesmeye uğraşan Sezar, küçük ırmakların hızını kesip lağımcılarla yönünü değiştirmiş ve büyük nehirlerin ise önüne mancınıkla taş atarak hızlarını kesip engellemeye çalışmıştır. Nehirlere setler çekip kazıklarla desteklemiş ve halkı savunan Galya’lı askerlerin bu seti yakmaması için ise yanına büyük okçu kuleleri inşa etmiştir. Sezar sonunda kasabaya giden bütün su kaynaklarını durdurmuş veya yönünü değiştirip başka yere akmasını sağlamıştır. Kısa süre sonra halkı koruyan askerler ve halk teslim olmuşlardır. Sezar ise teslim olma teklifini kabul etti fakat isyan çıkaran herkes öldürülmüş ve eli silah tutan bütün erkeklerin ise kolları kesilmiştir. Sezar’ın böyle bir ceza uygulamasının nedeni Galya’daki isyanların sona ermesini sağlamak ve Galya’nın bir Roma eyaleti olmasını sağlamaktı. Hatta Sezar diğer kale halklarına merhamet ettiği kadar bu kale halkına etmedi ve erkek çocuklarının da kollarını kestirmiştir ve ne kadar zalim ve acımasız biri olabileceğini göstermiştir. Sezar’ın ordusunda askerler olduğu kadar mühendislerde çok önemli yer tutuyordu. Ordusu bir günde yaklaşık 64km yol kat ediyor. Hatta Galyada’ki son büyük savaş olan Uxellodunum Muharebesinde bu kadar hızlı gelmesinin sebebi ve taşlardan yapılan su kanallarının yapılmasının sebebi budur. On yıl boyunca tüm Galya’yı 12 büyük savaş ve 11 büyük galibiyetle ele geçiren Sezar, 300 kabileye boyun eğdirmiş, 800 kent ele geçirmiş ve 160000’e yakın Germen, Galya’lı ve Galli’li askerleri öldürmüştür.
MÖ 50 yılında Sezar’ın büyük başarılarına karşı çıkan ve Partlarla savaşırken ölen Crassus’un yerine diktatör seçilen Pompey, senato kararı ile Sezar’a Galya Seferini bitirmesini, Roma’ya dönmesini ve bir daha konsül olamayacağını söylemiştir. Sezar, Roma’ya askerlerini bırakıp gittiğinde arka plana atılacağını bildiği için askerleri ile yasak olan Rubicon Nehrini geçerek “Ok yaydan çıktı” deyip İç Savaşı başlatmış oldu.
İç Savaş:
Sezar Rubicon nehrinden geçer geçmez elinde olan 13. Lejyonu Roma’ya sürüp Pompey’i yakalamak istiyordu fakat Pompey’in o sıralar savaşa niyeti olmadığı için önceden Brindisium şehrine girip deniz yolu ile Dyrrhachium’a (günümüz Arnavutluk topraklarına) geçmiştir. Geçerken ise bütün gemileri yanında götürmüştür. Sezar ise onu karadan doğrudan yakalamak yerine şaşırtıcı bir şekilde tam 27 günde Hispania’ya (günümüz İspanya’ya) geçip orada Pompey’in vekilleri ile savaşmıştır. Bu aslında çok doğru bir karardı çünkü Sezar zaten Pompey’i 66 günde kolay bir şekilde İtalya’dan atmıştı. Pompey’i yakalayıp yenmek istiyordu bu yüzden arkada Pompey destekçilerini bırakmak istemiyordu. Sezar, büyük ordusunu ikiye bölmüştü bir birliği Pompey’i destekleyen Marsilya kalesi için bırakmıştı. Bu birlik Marsilya şehrini kuşatırken kendisi Hispania’da ki Pompey destekçileri ile savaşacaktı. MÖ. 49 yılında İlerda Savaşı ile Pompey’in vekillerini kolayca bozguna uğratan Sezar, yolda bıraktığı birliğin Marsilya Kuşatmasın da başarı elde ettiğini öğrenince hızlıca Roma’ya gitti. Roma’da diktatörlüğünü ilan etti ve hızlıca toparlandı. Kendisi Pompey’i yakalamak istediği için Pompey’in Kuzey Afrika’daki destekçilerini yenmesi için Gaius Scribonius Curio’yu Roma Cumhuriyeti’nin Kuzey Afrika eyaletine yolladı. Gaius Scribonius Curio, Kuzey Afrikada’ki Pompey destekçilerini Utica Savaşında MÖ 49 yılında kolayca yenmişti. Fakat destekçiler Kuzey Afrika’daki yerli krallık olan Numudia Krallığına kaçınca Gaius Scribonius Curio destekçilerin kökünü kurutmak için bu krallığa karşı saldırıya geçti. Fakat Numudia Kralı I. Juba yorulmuş olan Gaius Scribonius Curio’yu kolayca yenmişti. Aslında Gaius Scribonius Curio, Sicilya’da bıraktığı lejyonları çağırıp savaşa girmişti fakat I. Juba, Kuzey Afrika’nın yerlisi olduğu için savaş alının da ve taktiklerde daha üstün durumdaydı. Bu yüzden de Bagradas Savaş’ında MÖ 49 yılında Gaius Scribonius Curio’yu yendi ve hatta ele geçirip öldürdü. Sezar ise Pompey ile hesaplaşmak üzere harekete geçti ve MÖ 48 yılında Adriyatik Denizini aşarak Arnavutluk topraklarına girdi. Arnavutluğun Epirus bölgesine geldiğinde burada Pompey’in destekçileri ile karşılaştı. Pompey, Sezar’ı yavaşlatıp gelecek bir savaşta daha iyi hazırlanmak için Oricum Kalesi’ne komutanlarından bir kısmını bırakmıştı. Sezar ise Oricum Kalesine geldiğinde kalede yerli halkın olduğunu ve onları yöneten Pompey destekçilerini görmüştü. Pompey, yerli İliryalı halka güvenmişti ve birkaç general dışında asker bırakmamıştı. Sezar, dağlık olan ve kış şartlarında kuşattığı Oricum Kalesini, kaleyi savunan yerli halkın gözünü korkutarak MÖ 48 yılında ele geçirmişti. Bu strateji ile dağlık ve kış şartlarından etkilenmeyip asker kaybetmeyerek hızlıca ilerleyişine devam etti. Sezar, Pompey’in Dyrrhachium’da olduğunu öğrenince buraya yöneldi. Kısa süre Dyrrhachium’a gelir. Orada Pompey ile karşılaşır ve küçük çatışmalar yapar. Bu çatışmalarda Sezar 20 lojyonunu, Pompey ise 2000 lejyonunu kaybeder. Pompey bu çatışmalardan sonra vakit kaybetmeden Sezar’ın Hispania’da iken yapmış olduğu karargâhına çekilir ve olabildiğince bütün tepeleri kontrol altına almaya çalışır. Sezar’ın lejyon sayısı 10000 kadar, Pompey’in ise 30000 kadar idi. Sezar’ın ordusunda süvariler olmadığı için tepeleri kontrol edemiyordu veya tepelerde siper alamıyordu. Bunun yanında Pompey’in ordusu ise çok isteksizdi ve savaşmak istemiyordu. Sezar, Adriyatik Denizini arkaya alarak savunma hattı kurmaya başladı, fakat bu savunma hattı inşa edilirken Pompey bunu fark etti ve Sezar’a savunma hattını bitirmeden saldırıya geçti. Pompey, Sezar’ın yaptırdığı savunma hatlarını tam bitirmeden hücuma geçtiği için Sezar’ı savunmasız yakalamıştı ve siperlerden çok kolay geçmişti. Bu durum üzerine Sezar’ın lejyonları çok korkmuştu fakat Pompey aniden geri çekilmişti ve Sezar bu saldırı karşısında canını zor kurtarmıştı. Sezar, ertesi gün bir intikam saldırısı yapsa da Pompey bu hücumu geri püskürttü. Bu başarısız hücumun ardına Sezar’ın ordusu kaosa sürüklendi ve savaştan geri çekilmek zorunda kalmıştı. Pompey bu geri çekilmeyi tuzak sandı fakat Sezar savaş alanından bozgun alarak Teselya’ya geri çekildi. Farsala’ya kadar çekilen Sezar burada lejyonları ile siper aldı. Pompey ise atlı birlikleri ile hızlı bir şekilde Farsala'ya gelmişti. Sezar’ın bu savaşı kazanması çok zordu çünkü Pompey’in ordusundaki süvariler Sezar’ın ordusundaki süvarilerin 7 katı kadardı. Fakat Sezar Farsalus savaşında stratejisini göstererek bu dezavantajı kendi lehine çevirdi. Bunu ise yeteneksiz Pompey ordusunu tuzağa çekerek yapmıştı. Bu tuzak üzerine Pompey bütün süvari birliklerini kaybetmişti çünkü onun süvari birlikleri çok çaylaktı ve tuzağa düşecek kadar akılsız savaşıyorlardı. Pompey bunun üzerine yenilgiyi kabul edip Mısır’a kaçtı. Sezar, Pompey’i MÖ. 48 yılında Farsalus Savaşı ile yenmişti. Sezar bu galibiyetin ardından Roma’ya dönüp ilk kez diktatör oldu fakat diktatörlüğe atanmasından 11 gün sonra istifa ederek 2. kez Konsül oldu. Pompey ise Mısır’a giremeden Mısır kralı XIII. Ptolemaios’un emrinde olan Roma subayı tarafından ailesi önünde öldürüldü. Bu olaylar olurken Mısır’da Kral XIII. Ptolemaios ile Mısır vekili olan VII. Kleopatra arasında çatışmalar çıkmıştı ve Mısır’da iç savaş çıktı. Sezar ise Mısır İç savaşına karıştı ve Pompey’i izinsizce öldüren Ptolemaios’a kızdığı için Kleopatrayı tutmuştu. Bazı rivayetlere göre Ptolemaios, Pompey’in kesik başını görünce Sezar’a karşı duramayacağı için ağlamıştı. Sezar, Mısır’a gelip MÖ 47 yılında İskenderiye’yi kuşattı. Şehir XIII. Ptolemaios’un şehirden kaçması ile kolayca düştü. Sezar burayı ele geçirdi fakat burada halk tarafından kargaşa çıktmıştı. Bu kargaşayı kendisi bizzat dindirdiğinde Kral Ptolemaios’a ulaşması zorlanacağından oraya Mithridates’i ve onun yanına bir birlik bırakarak Nil deltasına doğru gitti. O sırada Mithridates küçük Mısır birliklerini bir bir yok ediyordu. Kargaşa’yı bitirdikten sonra hızlıca Sezar’a ulaştı ve iki ordu birleşip Kral Ptolemais’a doğru yürüdüler. Nil havzasında büyük bir savaş oldu. İki tarafın asker sayısı eşitti. Mısır birlikleri çok güçlüydü, İskender zamanında aldıkları taktikler sayesinde Makedon taktikleri ile savaşıyorlardı ve bu yüzden Sezar’ı çok zorluyorlardı. Mısır ordularının büyük mızrakları karşısında kılıçla hücum emri veren Sezar uzun mızraklı Mısır ordusunu kolaca dağıttı. Bunun sebebi ise Mısır ordusunun iç karışıklıklardan dolayı çatışmalardan bıkmasıydı. MÖ 47 yılında Nil Savaşını kazanan Sezar, Kral Ptolemaios’un kampına ilerledi fakat kral kampından yaklaşık 1000 kişi ile kaçarak gemiye bindi fakat fazla ilerleyemeden gemi alabora oldu ve Kral öldü. Nil Savaşı’nı kazanan Sezar, Mısır İç savaşını bitirdi ve Mısır’ı kendisine bağladı. Kleopatra’yı ise Konsül olduğu için Mısır valisi olarak atadı. Aralarında bir evlilik olmasa da çok kez ilişkiye girmişlerdir. Bir müddet Mısır’da kalan Sezar, Roma ordularının Pontus Kralı II. Farnekes’e yenilmesi üzerine Mısırdan çıkıp Zela’ya (Günümüz Tokat’a) doğru ilerlemiştir. Sezar karadan Fenike kıyılarından Suriye ittifakını güçlendirerek arkasını sağlama almıştır. Sezar Zela’ya gelerek II. Farnekes’i kolayca yenmişti ve bunun üzerine savaşın zaferi ile “Geldim, Gördüm, Yendim” sözlerini mektuba yazarak Roma’da bulunan yardımcısı Matius’a yolladı. Sezar, Zela savaşını yendikten sonra Roma’ya geçmiştir. Orada kısa süre kaldı ve tekrar ikinci kez bir yıllığına diktatörlüğe getirildi. Sezar, Pompey’i yenmişti fakat onun oğulları ve Cumhuriyet yanlısı Çato ile Scipio hala Sezar’ı ve yanlılarını istemiyordu. Sezar, Cumhuriyet yanlılarını yenip Roma’yı İmparatorluk seviyesine getirip hükümdarı olmak istiyordu ve bu yüzden Roma’dan ayrılıp deniz yolu ile Tunus’a vardı. Tunus’a girdiğinde ilk olarak Hadrumetum şehrinin önlerine geldi. Hadrumetum’da kendisine muhalif olan Gaius Considius Longus ile karşılaştı. Sezar, Roma’da hazırladığı ve dinlendirdiği ordusu ile Hadrumetum Kalesi’ni kuşattı ve MÖ 47 yılında hızlıca kaleyi ele geçirdi. Ardından Sicilya’dan gelecek erzak ve yardımı bekledi fakat istediğinden daha az erzak ve yardım gelmişti. Fakat bu onun moralini bozmadı ve Sezar ilerleyişini hızlı devam ettirdi. Hadrumetum’u aldıktan sonra Ruspina bölgesinde eski Pompey destekçisi olan Titus Labienus ile karşılaştı. Sezar, Titus Labienus’u Pompey ile birlikte Farsalus Savaşın da yenmişti fakat Titus ölmeden kaçmayı başardı. Sezar, kendisine muhalif olan Titus Labienus ile Ruspina bölgesinde savaşa girdi. Sezar, sayıca üstün olmasına rağmen yarım kalan ve eksik olan erzak yardımı yüzünden ve Titus Labienus’un daha önce burada kamp kurup bölgeyi iyi tanımasından dolayı MÖ 46 yılında Ruspina Savaş’ında yenilgiye uğradı. Fakat Titus’da bir şey kazanamamıştı çünkü o da en az Sezar kadar kayıp vermişti. İki ordu Ruspina bölgesinden geri çekildi. Titus yerli kabilelere haber göndererek onları yanına çekmeyi başardı. Sezar ise Sicilya’dan gelecek yardımı bekliyordu. Titus istediği güçte orduyu toplayınca Sezar’ın yardım gelmemiş ve kötü durumdaki ordusuna karşı harekete geçti. Bu iki ordu arasında küçük çatışmalar olsada bunlar sonuçsuz kaldı çünkü Titus’un emrindeki iki lejyon Sezar’ın yanına geçmişti. Bu iki lejyonun yer değiştirip Sezar’ın yanına gelmesinin nedeni Titus’un yerli kabilelerden ordu toplarken Roma lejyonlarına kötü davranmasıydı. Sezar bu iki lejyon sayesinde kurtulmuştu çünkü Titus lejyonlarını kabettiğini görünce Tunus’tan çekilmeye başlamıştı. Sezar, Tunus’ta büyük bir beladan kurtulmuştu fakat hala işi bitmemişti. Sezar, Titus’un geri çekilmesinden sonra hızlıca Sicilya’dan gelecek yardımı ve erzağı almıştı. Ordusu gelen yardımlarla 50 bin yaya ve 5 bin süvari büyüklüğüne ulaştı. Sezar, gelen yardımdan sonra Thapsus kentine harekete geçip Cumhuriyet yanlılarının sığındığı yere hücum edecekti. Sezar’ın geldiğini duyan Cumhuriyet yanlıları yerel Tunus halkı ve Numidya kralı I. Juba ile ittifak kurup ordularını birleştirdiler. Kralın 60 fili ve 2500’e yakın süvari birliği vardı. Bu birliklerin katılması ile Cumhuriyet yanlıları güçlerini arttırdılar. Sezar, MÖ 46 yılının 6 Nisan gününde Thapsus’a gelip şehri kuşatmıştı. Sezar filleri gördükten sonra okçularını ön saflara çekti, bu okçular üzerine Cumhuriyet yanlıları, düzensiz fil süvarilerini yanlış bir hamle yaparak Sezar’ın okçularına doğru hücum emri verdiler. Filler oklardan dolayı ve düzensiz olduklarından dolayı geri dönüp kendi ordularını ezdi. Bu olaydan sonra birçok yerli süvari birlikleri ve Kral Juba kaçıp canlarını kurtarmak istedi. Thapsus Savaş’ında artık sadece Cumhuriyet yanlılarının piyade askerleri kalmıştı. Sezar doğru bir hamle ile bu piyadelerin üstüne kendi süvarilerine hücum emri vererek yaklaşık 10000 kadar Cumhuriyet yanlısı askeri rehin aldı ve hepsini öldürdü. Bu 10000 askerin yanında Scipio’da vardı fakat o kaçmayı başardı lakin sonraları bir deniz savaşında ölecekti. Pompey’in oğulları da kaleden kaçınca kale de sadece Çato kalmıştı. Çato ise intihar edince kale tamamen düşmüştü. Sezar, Thapsus savaşını kazanıp kaleyi aldıktan sonra. Cumhuriyet yanlıları ile ittifak yapan Numidya halını ve kralını cezalandırmak için bütün Tunus çevresini alıp Roma’ya kattı ve 25 Temmuz’da Roma’ya döndü. O sırada Thapsus Savaşın’dan kaçan Pompey’in oğulları ve çok önceden kaçan Titus Labienus, Hispania’ya (Günümüz İspanya’ya) geçmiş ve yerel halkı Sezar’a karşı kötüleyip kaleleri bir bir ele geçirerek Sezar’ın oralara atadığı prokonsülleri (valileri) yerlerinden alıp kaleleri kendi yönetimlerine geçirmişlerdi. Sezar’ın atadığı Hispania valisi ve generali olan Fabius Maximus, Cumhuriyet yandaşları karşısında savaşı göze alamamış ve bekleyip Sezar’dan yardım istemiştir. Sezar ise bu haberi alır almaz ordularını toplayıp Roma’dan çıkmıştır. Sezar 1 ayda Obulcu’ya kadar geldi ve 1 ay sonra ise Ulipia kentini kurtardı fakat bu kentler Cumhuriyet yanlılarının aldığı kentlerle kıyaslanamaz bile. Ağır kış şartlarından dolayı Sezar, zorlansa da Ategua Şehrini kuşattıktan sonra kış felaketi geçmişti. Hatta bu durum Cumhuriyet yanlılarının tarafında olan yerel valilerin moralini bozmuş ve karşı tarafa geçmeyi düşünmüşlerdir. 7 Martta ise Sezar ile Cumhuriyet yanlıları arasında yapılan küçük çatışmaları Sezar kazanınca Pompey’in oğullarının olduğu kamplarda ki pek çok Romalı kamplardan kaçmıştır. Bu kaçışlardan sonra mecburi durumlardan dolayı meydan savaşını göze alan Cumhuriyet yanlıları, Munda Ovası’na (Günümüz Güney İspanya’ya) inip ordu düzeni aldılar. Sezar yüksek tepelerde olan Cumhuriyet yanlıları karşısında hücuma geçmedi fakat Cumhuriyet yanlıları tepede yanlış ve aralıklı düzenler aldıkları için düzenleri bozuldu ve Sezar o an süvarilerine hücum emri verdi. Bu çarpışma çok şiddetli geçmişti hatta Sezar bu çarpışma üzerine “pek çok savaşta zafer için savaştım ama Munda da hayatım için savaştım” demiştir. Savaşın sonlarına doğru savaşa Sezar’ın yeğni olan Octavius, süvarileri ile gelince savaşın seyri değişti ve Sezar’ın ordusu üstünlüğü ele geçirdi. Octavius’un süvari hücumu o kadar etkiliydi ki belki de Sezar’ı o kurtarmıştı. Bu hücum üzerine Cumhuriyet yanlıları ordu düzenlerini daha da bozmuşlar ve bazıları kaçmışlardır. Bu hücum ile Cumhuriyet yanlıları 30000 kadar asker kaybederken Sezar’ın lejyonları 1000 kadar kayıp vermişti. Sonra Sezar bu olaylardan sonra biraz rahatlamış ve eyaleti daha da iyi yönetmek için geri çekildi ve kuşatmayı Fabius Maximus’a bıraktı. Daha sonra şehir MÖ 45 yılında düştü ve Cordoba ele geçirildi, Cumhuriyet yanlıları ile ittifak kurdukları için şehrin bütün erkeklerinin kolları kesilip şehir büyük bir tazminata bağlanıldı. 14000 kadar esir alındı. Titus Labienus savaş sırasında ölmeyi seçmişti çünkü Pompey’in oğullarının ikisi de savaş meydanından kaçmıştı. Sezar, Titus Labienus’un öldüğünü görünce onu saygılı bir şekilde gömdü. Kaçan Pompey’in oğullarından Gnaeus, Sezar’a sadık bir gemici olan Gaius Didius tarafından Lauro Savaş’ında yakalandı ve idam edildi, diğer oğlu Sextus ise MÖ 35 yılında idam edilmiştir. Sextus MÖ 35 yılına kadar yaşamış olsa da hiçbir zaman Sezar’ın karşısına çıkacak güç bulamamıştır. Sezar bu savaştan önce yan konsüllerin ölmesi üzerine 3. ve 4. kez konsül olmuştu. Munda Savaşından sonra ise Roma’ya geçip diğer konsüller tarafından önce 10 yıllık sonra ömür boyu diktatör olarak atandı.
Suikast:
Roma’da geçirdiği yıllarda halka yardım etmiş fakirler için tahıl dağıtmış ve takvim sistemi geliştirip Jülyen Takvimi’ni çıkartmıştır, bunların yanında birçok bina inşa etmiştir. Sezar büyük işlerinden ve yapmış olduğu şeylerden sonra bütün servetini ve yetkisini yeğni olan Octavius’a bırakmıştır eğer Octavius kendinden önce ölürse bütün servetini ikinci olarak üvey oğlu Brutus’a bırakmıştır. Fakat Brutus bu olaydan sonra azınlıkta olan Cumhuriyet yanlıları ile ittifak kurmuştur. Konsüllerin bazıları ise Sezar’ın yeni İmparatorluk girişimlerinden sonra atılacaklarını bildikleri için Burutus ile Sezar’a karşı bir plan kurup suikast düzenleyeceklerdir. O sıralar Sezar halkı için düzenlemeler getirirken halk tarafından ona Rex yani Kral deniliyordu fakat Sezar bu sözlere karşı “Ben Serzar’ım, Kral değil” demiştir. Bu gezilerden sonra ve yeniliklerden sonra 1 yıl boyunca savaş yapmayan Sezar’ın aklında ilk olarak bütün Germanya’yı ele geçirip Part ülkesini yenmek ve ardından İskit’lileri yenip Kafkasları alıp kuzeye hükmettikten sonra Britanya’ya çıkarma yapacaktı. Fakat MÖ 44 yılının 15 Mart gününde senato toplantısında iken 60 kişilik bir senato gurubu tarafından ve Brutus destekli bu suikast girişimi sırasında ölmüştür. Ölümü sırasında 23 defa hançerlenmiştir. Sezar ölmeden önce suikastçilerin yanında üvey oğlu Brutus’u görünce son sözü olarak “Sen de mi çocuğum?” demiştir.
Suikastten Sonra Roma:
Sezar bütün varlığını Octavius’a bırakmıştı, Octavius ise bütün orduyu eline alıp düzenleyip birazda geliştirdikten sonra tüm Cumhuriyet yanlılarını ve konsülleri öldürür. Daha 19 yaşında olmasına rağmen bir iç savaşla Brutus’u yener ve Roma Cumhuriyetini yıkıp Roma İmparatorluğunu kurar.
___________
Kaynakça yakında eklenecektir.
___________